KİTAP İNCELEMESİ
BOOK REVIEW
Hazırlayan:Uluer
SABIRMAN1
Yunanistan’ın
Kısa Tarihi
Yazar: Richard CLOGG,
2.Baskı,
Boğaziçi Üniversitesi Yayınları,
2018, 311 Sayfa,
ISBN 978-605-4787-647
Yunanistan’ın Kısa Tarihi adlı eser Richard CLOGG tarafında kaleme alınarak bu konuda ilgi duyan veya duymayan okuyucuya fazla yormayan bir dille hazırlanan bir eserdir.Kitap Antik Yunanistan’ın dönemin savaşları,Yunan Tanrıçlarıı, dinsel konuları ve efsaneleri ele almayarak direkt Modern Yunanistan’ın 1453 yılından 2010’lu yıllarına kadar süreçini ele alınmıştır.Kitap içeriği genellikle anlatılan tarihlerle uygun olarak tablo, el yazmaları, karikatür, afiş, minyatür, kara kalem çizimleri, kitap örnekleri, haritalar, fotoğraflar gibi materyallerle görselleştirilerek okuyucuda anlam duygu bırakması istenmiştir.
Kitabın sonunda Yunan Tarihinde önemli izler bırakan kahramanlar, sanatçılar, devlet insanları, başbakanlar, krallar, isyancılar, din insanları, Yunan bağımsızlık isyancılarının biyografileri yazılarak okuyucuya bilgi ve fikir edinmesi düşünülmüştür.
Uluer SABIRMAN1
1 Yüksek
Lisans Öğrencisi, Trakya Üniversitesi, Balkan Araştırmaları Enstitüsü, Balkan
Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Edirne, Türkiye, e-posta: uluersabirman@trakya.edu.tr
Yazar Yunan tarihinin bağımsızlık öncesi sonrası, Cumhuriyet rejimi ve günümüze kadar gelen süreçte tarihe yaşanan olayları değerlendirmemiz açısından yıllara göre nüfus ve seçim oranları tablo halinde, 2010’lu yıllar esas alınarak konuşulan dilleri ve farklı dini grupları yine tablo halinde, geçmişten günümüze kadar: Yunan krallık ailesi ve siyasi aileler şema halinde, 1453 ten 2010’lu yıllara kadar yaşayan önemli olayları ve cumhurbaşkanlarını kronolojik bilgileri belirterek adeta okuyucuya resmin boyasını tuvalini çok güzel sunarak bir tablo resmetmesini amaçladığını söylenilebilir.
Richard CLOGG, 1939 yılında İngiltere’de
doğdu.Edinburgh Üniversitesi’nde tarih okudu. University College London’daki
Slavonik ve Doğu Avrupa Çalışmaları Okulu’nda, King’s College’da ve University
of London’da öğretim üyesi olarak Modern Yunan Tarihi dersleri verdi. King’s
College’da aynı alanda doçent olarak görev yaptı ve University of London’da
Modern Balkan Tarihi kürsüsünde profesör oldu. 1990’dan 2005’e kadar Oxford St.
Antony’s College’da öğretim görevlisi olan yazar şimdilerde kurumun onursal
üyesidir. On sekizinci yüzyıldan günümüze kadar gelen Yunan tarihi ve siyaseti
üzerine pek çok çalışması yayımlanmıştır.2 Yunanistan’ın tarihi
konusunda uluslararası düzeyde kabul gören bir bilim insanıdır. Profesör
Clogg’un ilgi alanlarından biri, Anadolu’daki Türkçe konuşan ortodoks
hristiyanlardan Karamanlılar’dır. Profesör Clogg, Yunan devletinin tarihi
yanında 1922’den önce Osmanlı imparatorluğu’ndaki Yunan toplumunu ve Yunan
diasporasını içeren kapsamlı bir çağdaş Yunan tarihi üstünde çalışmalarını
sürdürmektedir.3
Kitap, Giriş Osmanlı Yönetimi ve Yunan Devleti’nin Ortaya Çıkışı 1770-1831 Ulusun İnşası, ‘Büyük Ülkü’ Ve Ulusal Bölünme 1831-1922 Felaket, İşgal ve Sonuçları 1923-1949 İç Savaşın Ardından 1950-1974 Demokrasinin Güçlenmesi ve Halkçılık Yılları 1974-1990 Balkan Bunalımı Ve Siyasal Modernleşme 1990’larda Yunanistan Yeni Bin yılda Yunanistan: Bolluktan Darlığa adlı konu başlıklarıyla toplamda yedi bölümden oluşmaktadır.
Yazar giriş bölümünde, Yunanların bağımsızlığı kazanılışından günümüze kadar gelen süreçleri, Yunanistan topraklarından yaşanan göçleri, Osmanlı Yönetimini ve Yunanistan
Avrupa’nın üç bin yıllık kültürel ve siyasal temeli olduğunu belirterek Avrupa Birliği üyesi olduğu yazılmıştır. (S.15-20)
2
https://www.kitapyurdu.com/yazar/richard-clogg/3370.html
3
https://iletisim.com.tr/kisi/richard-clogg/5163
Osmanlı yönetimi ve Yunan Devleti’nin ortaya çıkışı adlı ikinci bölümde yazar Konstantinopolis’in Fethinin 29 Mayıs Salı günü olarak esas almıştır. Tarihçilerin sıkça tartıştığı tam net olarak bilinmemsi mümkün olunmayan 29 Mayıs Salı gününü alması Yazarın genel geçer bilgiyi işlediğini ve Dünyada ve Batı Avrupa ekseninde artık bu günün kabul gördüğünü anlamaktayız.
Yazar yine Konstantinopolis’in Fethinin Salı gününe denk gelmesi ile Salı gününün Yunanlar tarafından Dinsel olarak lanetlediği söylenmektedir.Grandük Loukas Notaras : Konstantinopolis'te Latin serpuşu görmektense Türk sarığı görmeyi yeğlerim. Sözünün delil açısından yeterli olmamasına rağmen işlendiğini ve Batı Avrupa eksenin bu sözün geçerli olduğunu anlamakyız.
Clogg, eserinde Yunanların 1453 yılından 1700’lü yılların sonuna kadar bağımsızlıkları için çok fazla mücadeleye girmediğini mücadeleye giren savaşçılar olsa bile kısa zamanda bağımsızlık yolunda birkaç adam öldürme ve irili ufaklı isyanların sonununda Osmanlı yönetimi tarafından infaz edildiğinden Yunanlarında bu olayları görüp sındığı korktuğu ifade edilmektedir.
Bağımsızlığını kazanamadığı bu süreç içerisinde Yunanlar umutlarını şöyle dile getirmişlerdir:
Umudumuz sarı saçlı ırkın gelip bizi özgürlüğümüze kavuşturması
Moskova’dan gelip bizi kurtarması
Kahinlere, sahte kehanetlere inanıyoruz
Zamanımızı böyle boş şeylere harcıyoruz
Türkün ağını kaldırsın diye üzerimizden
Umudumuzu kuzey rüzgarına bağlılyoruz
Matthaios, Myra Metropoliti (on
yedinci yüzyıl) 4
1800’lü yılların başlarında zenginleşen ve Avrupa’da gerekli eğitimleri gören Yunanlılar bu etki ile Atina civarlarında gerilla takımı olan
4 Yunanistan’ın Kısa Tarihi,Richard
CLOGG,2018 (S.29)
Kleftleri(kelime anlamı soyguncu) kurarak Osmanlı Yönetimine karşı Silahlı mücadelelerine başlamışlardır.Kleftler ilk başlarda Osmanlı askerlerini öldürme, gasp etme, silahını eline koyma gibi işleri yaptıktan sonra Dağlık Yunanistan kesimlerine kaçarak Osmanlı Askerlerinden ve Yönetimden saklanmışlardır.Başta sadece Osmanlı Askerleri ve Türklere yağmalayıp Haydutluk yaparlar iken daha sonraları Yunan asıllı kişilerinde soymaya yağmalamaya ve öldürmeye başlamışlardır.(S.21-55)
Yunanlılar bu gibi eylemlerin beraberinde
Rusya, İngiltere, Almanya gibi dönemin güçlü devletlerinden sayesinde Osmanlı
Yönetiminden 1830 yılında bağımsızlıklarını kazandılar.Tabiî ki Avrupa
devletlerinin bu kıyağı karşısında Yunanistan’ı yöneterek kukla devlet
yarattılar.Yunanistan’ın İlk Kralı Avusturya Graz Doğumlu Bavyeralı 17
yaşındaki Otto oldu. Cermen asıllı kralı
Otto beraberindeki heyet ile ilk günlerde kurtarıcı İsa gibi karşılandı.Fakat
daha sonra Kral Otto ile hareket eden heyeti Katolik mezhebinden ve Yunan milliyetinden
olmadığı için kralı kabul etmeme, istememe, anlaşamama sorununu başlattı.
Yunan milliyetçileri ilk olarak Kral Otto’yu Katolik mezhebine çevirmeye çalışsalarda bu hayata geçmedi.İstememe, Anlaşamama ve kabul etmeme süreci daha sonraki Yunan milliyet bağı bulunmayan ve Ortodoks olmayan Yunan Krallarında da devam ederek çalkantılı bir çıkmaza girildi.Yazar Yunan ve Ortodoks olmayan Krallık hanedanın çalkantılı sürecini okuyucuyu yormadan anlaması kolay örnekler vererek sunmaktadır(S-55-60)
Kitabın Ulusun İnşası, ‘Büyük Ülkü’ Ve Ulusal Bölünme kısımında ise Avrupaya giden Öğrenci hareketi Avrupa devletlerinden özenerek Yunan isyan hareketini başlatmışlar.Daha sonra yine Avrupa Devletlerinden destek alarak bağımsızlıklarını kazanmışlardır.Ülkeyi kurarlarken gençlik yıllarından özendikleri Avrupai kurumlar yaratmışlardır.Fakat ne bu Avrupa özentisi insanlar, nede Yunan halkı bu kurumlara, yaşama tazlarına, kamu işlerine alışkın değillerdir.
Hala Osmanlı yönetiminin bıraktığı
alışkanlıkları devam ettirmektedirler.Clogg burada Osmanlıdan kalan Rüşveti
Yunancada Rusfeti örneğini vererek insanların aklılarında bir resim yaratmıştır.
Bir diğer örnek ise Avrupa’dan gelen kraliyet soylularının yaşama tarzlarına hala uygun olmadıklarıdır.Avrupa’dan gelen kraliyet soyluları alafranga giyinip bira içerler iken Yunan ulusu ise fustanellofori (fistan) giymekte rakı içip çibuki (nargile) fokurdatırlar iken Bavyerallı asker grup puro içtiği dönemin yapılan sulu boya resim kitabın sayfalarında yer alırken detaylı açıklamalarıda yapılmıştır.(S.47-50)
1920’lü yıllara geldiğinde Yunanistan Çalkantılı ve sürekli savaşlarla geçen yılların ardından 1800’lü yılların Büyük Fikirlerine Megali İdea (Büyük Fikir-Hedef) ülküsüne çok yakınlaştığı eserde okuyucuya hissetirilmektedir.1922’li yıllarda Anadolu topraklarından denize dökülüş sonrası gerçekleşen Yunanistan anakarasına gelen Mübadil göçleri, İsteğe bağlı göçler ve Yunanistan dan Batı Ülkelerine doğru göçler anlatılmaktadır
.Türkiye’den gelen sığınmacıların büyük
bölümü yalnızca Türkçe konuşuyordu. Yunanca konuşsalar bile bu ya krallıkta
yaşayalarca pek az bilinen Karadeniz’in güney kıyılarındaki Pontus bölgesi
şivesiydi ya da okullarda öğretilen yapay katharevvsa (arı) Yunancaydı. Doğma
büyüme krallık topraklarında yaşamış olanlar yeni gelenlerle kendilerinden çok
daha iyi görülen yemeklere bolca yoğurt kullanmalarından ötürü
giaurtovaptizmenoi (yoğurtla vaftiz edilmişler) diye alay ederek ön yargılı
yaklaşıyorlardı.5 Yunanistan’ın Kısa Tarihi,Richard CLOGG,2018 (S.105)
Kitabın 1940’li yıllara doğru ilerlediğimizde Almanya’da iktidara gelen Adolf HİTLER’in uyguladığı aşırı faşist uygulamaların benzeri bir Balkan ülkesi olan Yunanistanda’da uygulanmaya başlamıştı. 4 Ağustos 1936 tarihinde Yunan ulusal meclisini lav edip tüm siyasal partileri kapatarak ülkede tam bir dikta yönetimi kuran İoannis Metaksas
Kendisini Protos Agrotis (Baş Köylü), Protos Ergatis (Baş İşçi) ilan etti.Bir yerde Yunanistanda o yıllarda korku imparatorluğu yarattı. Kamu ve halkın içerisinde kendine Nazi selamı verdirtti. Adolf Hitler’n Üçüncü Reich özenerek kendi Üçüncü Helen anlayışını halka yaydı. Aynı zamanda toplumsal ekonomik eğitim(yunan dil hareketi) reformları yaptı.
İtalyanlar 1941’li yıllarda Yunanistanı işgal etme girişimine sert bir ültimatom ile Ohi (hayır) cevabını veren İoannis Metaksas, İtalyanların ülkesini işgali sırasında direnişli mücadeleler vererek onları ülkesinde sokmamakta başarılı oldu.İtalyanlar onun devrinde Yunanistanı kolay kolay işgal edemedi.İtalyan işgaline verdiği Ohi(hayır) ültimatomu daha sonra ülkesinin ulusal bayramı olarak kutlanmasını sağladı.
Ölümünden sonra Yunan ordusu ve İngiliz ordusu İtalyan-Alman-Bulgar işgaline fazla dayanamayarak 4 ay gibi süreçte dağılarak ülkenin tamamı işgale uğramış oldu.Çok güçlü olmayan Yunan ekonomisi anında çöktü. Yunan halkı büyük bir gıda kıtlığı, yoksulluk, yetersiz sağlık hizmetleri, uğrayararak adeta kırıldı.Ülke yangın yerinde döndü.
İkinci Dünya savaşını yavaş yavaş kaybetmeye başlayan Almanya 1944’lü yıllarda çekilmeye başladı.Alman-İtalyan geri geçilmesine rağmen İtalyanlar On iki adadan ancak 1947 yılında çekilebildiler.1947 yılında On iki adalar Büyük devletler tarafında Yunanistana bonus (hediye) olarak sunuldu.
İstikrasız süre gelen savaş yıllarlının ardından Yunanistanı yine kaos, savaş, açlık bekliyordu.Kötü geçen beş yılın ardından dahada kötü yıllar Yunanistanı bırakmıyorudu.
İşgal sonrası Yunanistan’da dış devletler sponsorlu bir İç Savaş yıllarına girdi.1947 yılında sağcı ve solcu Yunan insanları kardeşin kardeşi vurduğu bir hale geldiler.
Yazar, İç savaşın ardından tesis eden hükümetlerin toplumu birleştirmek huzuru sükun etmek yada yeniden barışı getirmek yerine, ülke içinde ve global camiada kömünizmi önlemekle uğraşlar verdiğini anlatmaktadır.Geçmişte uygulanan sıkı yönetim kalmış ve 1936 ve 1946 uygulanmış olan nisbi temsil sistemi ile serbest seçimler uygulandığını ifade etmektedir.Bu yıllarda kurulan partilerin çoğu hükümet olan partilerin çoğu kamuya kendi partidaşlarını sokmaklar uğraşarak geçtiği belirtilmiştir.
İç savaş esnasında 700.000 kişinin evlerini terk etmeye zorlanması ile beraber ülke içerisinde kırsal alandan şehre göçler yaşandığı dile getirtmiştir. Kitapta büyük diye hitap edilen Atina’nın nüfusu yüzde 37 daha sonraki 10 yıl içerisinde yüzde 19 artmıştır.İşgal, İç Savaşının ardından artan yüksek askeri harcamalar Yunanistan’ın üretimini yavaşlatmıştır.
Dönemin başbakanın Karamanlis’in Adnan Menderesle yaptığı görüşmeler ve Türk-Yunan sınırında gerçekleşen askeri manevralar, Yunanistanın NATO’ya girmesi Yunan davasına mücadele etmediği için muhalefet tarafından büyük bir topa tutuldu.
Yunanistan Batınındır.
Konstantinos Karamanlis
Yunanistan Yunanlılarındır. Andreas Papandreu
Bu söylemlerin özetini Clogg kitabında sıklıkla işlemiştir.
Andreas Papandreu, iç savaştan beri gelen siyasal çalkantıların çözümünü yeni bir seçim ile olacağını söylüyordu.Geçici hükümetin 1967 düşmesiyle beraber gerçekleşecek seçime yaklaşmadan düşük rütbeli olan subaylardan oluşan bir grup azınlık başarılı bir darbe gerçekleştirerek yönetime el koydu.Siyasal arenada askeri müdahaleye karşı hiçbir direniş gerçekleşmedi.
Yunanistan’ın genç insanları (..) Yunanistan’ı bağrınıza bastınız ve amentinüz Leonidas’ın, “Gel ve onları yakala”sından Konstantinos Palaiologos’un “Size şehri vermeyeceğim” dediği zamandan Metaksas’ın “Hayır”ına ve sonunda 21 Nisan 1967’nin “Dur yoksa vururum”una kadar fedakarlık olmuştur. Bugünkü tören atalarımızın geleneklerinin pınarında yeniden vaftiz olandır. Yunanlıların güneşin altındaki en şanlı ve en iyi ırktan geldiklerine olan ulusal inancımızın ifadesidir.
Tuğgeneral
Stylianos Pattakos(1968)6
Yunanistan’ın Kısa Tarihi,Richard
CLOGG,2018 (S.161)
Aradan geçen yedi yılın ardından hala yönetimde bulunan Albaylar Cuntası giderek meşruluğunu kayıp etmiş ve Atina Politeknik Üniversitesi önünde Öğrenciler tarafından “Cuntaya Hayır” pankartları asılarak protesto gerçekleştirmişlerdir. Temmuz 1974 yılında Türkiyenin Kıbrısa çıkarma yapmasıyı Türkiye ve Yunanistan seferberlik ilan etmiş açık savaş olasılığıyla karşı karşıya gelmiştir.Askeri liderler ve yüksek kademeli eski siyasiler bir toplantı gerçekleştirerek demokratik düzene geçilmesi için Konstantinos Karamanlis’i Sürgünde bulunduğu Fransadan geri çağırdılar.Adete bir Kemal Derviş gibi beyaz atlı gibi gelen Karamanlis ülkede büyük çoşku ile karşılandığı ifade edilmiştir.
Yunanistan ve Türkiye’nin enerjilerinin çoğunu dışarıdan ithal ediyorlardı.Her iki tarafta enerji açılarını kapatmak için Ege (adalar) denizinde petrol arama mücadelesine giriştiler.1974 yazında Türk tarafı Sismik I araştırma gemisini anlaşmazlık konusu olan sularda sondaj yapmak üzere yola çıkardı.Pasok’un o devirdeki başkanı Andreas Papandreu hükümete Sismik I araştırma gemisini batırması çağrısında bulundu. Konstantinos Karamanlis konuyu Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi ile Lahey Adalet Divanına başvurmayı düşündü. Fakat bu girişimlerinden somut bir netice alamadı.Bu duruma karşılık Yunanistan Ege adalarına silah ve asker yığarak karşılık verdi.Kendi kıta sahanlığını 6 deniz miline çıkarmasıyla anlaşmazlık giderek büyüdü ve günümüze kadar ulaştı.
Karamanlis Ülkeyi bir dizi demokratikleşme, yenileme hareketini başlattı.Yunanistanda Komünist Partisinin kurulmasına onay verildi.Yunanistan’ın Avrupa birliği üyelik müzakereleri resmen 1975 yılında yeniden başladı.Yunanistan’ın ekonomisi, halkım refah düzeyi Avrupa Birliği ülkelerinin çok altında bir seviyedeydi.Bu yıllarda Yunanistan genelde “Garsonların Ülkesi” olarak Avrupa’da tanınmaktaydı.Turizm henüz gelişmemiş Sanayi tesisleri ülkede yok denecek kadar azdı.Yüzlerce Yunanlı genç daha iyi maaş umuduyla, Almanya, Avustrulya, Amerika Birleşik Devletlerine göç etmekteydi.Yunanistan 1970’li yılların sonlarında Siyasi açıdan pekte iyi bir durumda değildi.Askerler yönetime sürekli göz kırpıyordu.Avrupa Birliğine üyeliği tek isteyen Karamanlisti.Takvimler 1 Ocak 1981’i gösterdiğinde Yunanistan Avrupa Birliğinde uyandı.Artık onlarda Zengin elitler kulübüne üyeydi.
Yunansitan 1990’lı yıllarda bir yılda gerçekleşen üç seçim gerçekleştirdi ve o yıllarda Kuzeydeki komşularında devletler parçalanırken ve Komünist rejimler yıkılırken, insanlar ölerlerken Yunanistan bunlardan kendini muhafaza ediyor ve refah içerisinde yaşıyorlardıYine o yıllarda Kuzey Epir bölgesinde yaşanan Arnavut-Yunan göç hareketleri hızlanmıştı.Genelde Arnavutluk topraklarında baskıdan dayanamayan insanlar Yunanistana göçüyordu.Yunanistan’da 1990’lı yıllarda güzel gelişmeler gerçekleşiyordu.
Avrupa Birliği üye olmanın meyvelerini yiyorlardı. Gelişen havayolları ile paket turlar düzenlenen Yunanistana bol bol döviz giriyor.Ülke Arkeoloji turizminden, deniz, kum, güneş turizmine yöneliyordu.Ülke genelinde Turizm istihdamı en az %10 arttı. Turizm Tesisleri gelişmeye büyümeye başlıyordu.Bunların olumsuz yanları yok değildi.Rodos, Korfu adalarında imar mevzuatına aykırı yapılan özel konutlar, Turizm tesisleri, kıyı şeridi ve doğanın dokusunu bozmuştur.
2000’li yılların başlarında Yunan Yurttaşların kimlik belgelerinden din bölümünün zorunlu olarak kaldırılmıştır.1900’lı yıllardan azınlık toplulukların siyasal sorun hale gelmesi ve Avrupa Birliği mevzuatınla paralel gitmesi buna neden olmuştur.Öte yandan Ortodoks Yunan kesim tarafından protesto edilmiş Dönemin Başpsikoposu karşı çıkmıştır.
2001 yılına gelindiğinde Avrupa Birliğinin tam üyesinin gerekliliği olan Euro bölgesine Yunanistan resmen girmiştir.Yerel para birimi Drahmi terk edilerek Euroya geçilmiştir.Fakat Yunanistan AB’ye tam girmesine rağmen bazı fasıl konularını tamamlamamıştı.Çok geçmen AB kuralları gereği kabul edilebilir bütçe açığı geçtiği anlaşıldı.Euro bölgesine geçişin enflasyona etkisini göstermeye başlaması sonu bitmek bilmeyen ekonomik krizin işaret fişeğiydi.20.Yüzyılın son yarısında genellikle zayıf olan Türk-Yunan ilişkileri bu yüzyılda önemli ölçüde iyileşti.2004 yılının Mayıs ayında on altı yıldır Yunanistana Resmi ziyarette bulunmayan Türk Hükümeti Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ziyarette bulunuldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder